Diyabet ve Ağız Kokusu

Diyabet ve Ağız Kokusu

Diyabet (diabetes mellitus); insülin salgılanmasında, insülin aktivitesinde veya her ikisindeki bozukluktan kaynaklanan yüksek kan glikozu ile karakterize bir hastalıktır. İnsülin, vücuttaki enerji kaynaklarının (karbonhidrat, protein ve yağ) kullanılması veya depolanması için gerekli olan, pankreasın beta hücreleri tarafından üretilen bir hormondur. Diyabet hastalığı sonucunda hücrelerde şeker olması gerektiği gibi kullanılamaz ve bu nedenle kan şekeri kanda serbestçe dolaşmaya başlar. Zamanla bu durum vücudun dolaşımına, damarların gittiği her yere ve damarların kendisine zarar verir. Diyabetli bireyler yeterli miktarda insülin üretemez ve insülin eksikliği sonucunda ‘hiperglisemi (yüksek kan glukozu)’ oluşur.

Diyabet tipik olarak gözlere, sinirlere, böbreklere ve kalbe zarar vermekle bilinirken diyabetin ağız sağlığına etkileri de oldukça önemlidir. Diyabetin başlıca ağız içi belirtileri sallanan dişler, diş eti kanaması, şişlik, apse, iltihaplanma ve ağız kokusudur. Diyabet ve ağız kokusu bazı durumlarda birbiriyle ilişkilendirilebilir. Özellikle diyabet kendine özgü asetona benzer bir ağız kokusuna sahiptir.

Özellikle tip 1 diyabetin tipik bir semptomu, nefeste aseton kokusudur. Diyabet hastalarının ağzındaki aseton kokusunun kaynağı bir ketondur. Diyabetik ketoasidoz veya insülin eksikliği çeken hastaların nefesindeki aseton kokusu güçlü diyabet semptomları arasındadır. Bunun nedeni, tip 1 diyabet hastalarında insülin eksikliğinden dolayı vücudun enerji için yağ yakma eğiliminde olması ve yağ yakarken açığa çıkan keton gazının nefeste aseton gibi bir koku meydana getirebilmektedir. Genellikle çocuklarda ve gençlerde görülen tip 1 diyabetli kişilerin beslenmelerine çok dikkat etmeleri ve kan şekerlerini dengede tutmak için düzenli insülin almaları gerekir.

Önceki Okulda Diyabet Programı Sonraki Diyabet ve Oruç